Akut glokom krizi, göz tansiyonunun aniden çok yükselip 45-50 mmHg üzerine çıkmasıdır. Bir gözün başına gelebilecek en kötü durumlardan birisidir. Önlenmesi çok önemlidir. Oluştuğunda ciddi görme kaybı hatta körlük bir iki gün içinde gelişebilir. Zamanında alınacak basit tedbirlerle önüne geçilebilir.
Gözde ani görme kaybı oluşması, kuvvetli ağrı hissedilmesi, bulantı kusma olması en sık belirtilerdir. Ayrıca gözde şiddetli kızarıklık ve göz bebeğinin orta büyüklükte sabit kalması ve ışık refleksi olmaması da diğer belirtilerdir.
Bazen bulantı kusma ve baş ağrısı o kadar kuvvetli olur ki, hasta acile başvurduğunda safra kesesi iltihabı gibi akut karın şüphesi oluşabilir. Özellikle yaşlı derdini anlatamayan hastalarda tarihte gözde akut glokom krizi geçirirken akut karın sanılarak karın ameliyatı olmuş hastalar mevcuttur.
Tıp öğrencilerine eğitim verir iken acile karın ağrısı kusma vs şikayetle gelen yaşlı hastaların muhakkak gözleri de kontrol etmelerini öneririz.
En sık sebep primer akut açı kapanması yani gözün yapısından kaynaklanan durumdur. Ayrıca bazı ikincil yani başka göz hastalıklarına bağlı olarak da açı kapanması gelişir. Tedavi edilmeyen şeker hastalarında ortaya çıkan neovasküler glokom bu tür bir ikincil açı kapanması glokomudur.
Göz içindeki basınç yani göz tansiyonu, göz küresi içinde yapılan sıvı ile dışarı çıkan sıvının arasındaki farktır. Sıva göz bebeği arkasında yapılır. Gözün ön kısmına gözbebeğinden geçer ve irido-korneal açı denilen açı bölgesindeki kanallardan dışarı çıkar.
Göz eğer normalden küçükse ya da yapısal olarak açısı darsa, biz bu gözlere dar açılı gözler diyoruz, göz bebeği karanlıkta, stres ve üzüntü durumunda veya göz bebeği büyüten ilaçlar ve damlalar kullanıldığında büyüyerek, açıya yaslanır, tıkar ve kısır döngü oluşur.
Göz bebeğini akordeon kapı gibi düşünürsek büyüdüğünde katlanır ve kalınlaşır, dar açılı göz bu aşamada krize girer. Bazı hastalar gözleri ağrıyınca yatıp uyurlar, uykuda göz bebeği küçülür ve krize girmeden bir anlam da tam direkten dönülür. Ama bu durumu birkaç kez tekrarladığında krize girmek kaçınılmazdır.
Resim: Açı kapanması glokomu nasıl oluşur?
1- Dar açılı göz varlığı
2- Göz bebeğinin karanlıkta büyümesi
3- Göz bebeğini büyüten haplar
4- Göz bebeğini büyüten damlalar
5- Stress ve ani üzüntü halleri
6- Genel anestezi sırasında kullanılan ilaçlar
7- Diş tedavilerinde kullanılan uyuşturma ilaçları
Akut açı kapanması krizi geçiren gözlerde görme siniri bir iki gün içinde tahrip olarak görme kaybedilebilir. Bu nedenle baştan önlemesi çok önemlidir. Krize giren gözlerde de çok acil tedavi başlanırsa oluşacak hasar minimum düzeyde kalabilir.
İlk adım göz doktorunun dar açılı göz olduğunu fark etmesinden geçer. Bu noktada göz bebeğine lazer ile bir delik delinmesi gerekir. Buna lazer iriodotomi diyoruz. İğne başından daha küçük bu delik sayesinde göz bebeği büyüse de açı tıkanamaz. Önemli olan bu işlemin kriz oluşmadan yapılmasıdır.
Kriz oluşunca yapılması için çok geçtir, hem göz hasarlanır hem de bu işlem yapılamayabilir. Bu işlemi bir anlamda aşılara yani hasta olmadan alınacak tedbirlere benzetebiliriz. Bu arada bir gözü kriz geçirmiş hastaların diğer gözü de risk altındadır ve bu işleme çok kısa sürede yapılmalıdır.
Acilen serumlar ve ilaçlarla göz tansiyonu düşürülmeye çalışılır. Bu mümkün olursa yukarı anlatılan lazer iridotomi yapılır ve eğer çok geç kalınmamışsa göz krizden hasar görmüşte olsa çıkar. Daha sonra ilaçlarla tedaviye devam edilir.
Resim: Lazer İridotomi
Hayır, lazer iridotomi göz bebeğine çok küçük ikinci bir delik açılması işlemidir. Dar açılı gözlerde yapılması çok önemlidir ve körlükten koruyucu bir işlemdir. Korkulacak bir tarafı yoktur. Göze damla damlatılır ve YAG lazer denen cihazla göz bebeğine minik bir ikinci geçiş yolu açılır böylece krizin önüne geçilmiş olunur.
Bir ameliyat değildir, ayaktan yapılır işlem 1-2 dakik sürer. Doktorunuz bu işlemi önerirse hiç tereddüt etmeden uygulanması gereklidir.
Detaylı bilgi, danışma veya randevu için hemen bizi arayabilirsiniz.
İletişim Bilgileri