Glokom, halk arasındaki adı ile göz tansiyonu hastalığı görme sinirinin hasar görmesi sonucu ortaya çıkan, önce görme alanının daraldığı ve ileri safhalarda geri dönülmez körlüğe yol açan çok sinsi bir hastalıktır. Dünya da glokom, katarakt sonrası ikinci körlük nedenidir.
Göz tansiyonu yüksek hastalarda, glokom görülmesi ihtimali çok yükseldiği için genellikle göz tansiyonu ve glokom aynı hastalığın ismi olarak kullanılır. Aslında, her yüksek göz içi basıncı glokom hastalığına yol açmaz, bu duruma oküler hipertansiyon denir.
Bazen de göz tansiyonu düşük olmasına rağmen glokom hastalığı ortaya çıkabilmektedir. Bu duruma ise normal basınçlı glokom denir. Bu nedenle glokom hastalığının tanısında sadece göz tansiyonu ölçümü değil, asıl görme sinirinin sağlam olup olmadığı değerlendirilmesi önemlidir.
Glokomun temel özelliği çoğu hasta da ciddi ve geri dönüşsüz görme kaybı oluşana kadar hiçbir belirti vermemesidir. Bunun sebebi glokom da oluşan görme kaybının merkezden değil çevre görmeden başlaması ve bu nedenle iki göz açıkken hastanın bu kaybı hissetmesinin mümkün olmamasıdır.
Çoğu glokom hastasında göz tansiyonu yavaş yavaş yükseldiği için hastada bir belirti oluşmaz ama her gün görme siniri yavaş yavaş ölür ve hastanın fark ettiği aşama olan merkez görmenin kaybı başladığında ise işi işten çoktan geçmiştir. Bu nedenle 45 yaş sonrası her birey senede bir kez göz muayenesi olmalı, sadece göz tansiyonu ölçülmesi ile kalınmamalı OCT yani sinir hücre sayımı yapan tomografi cihazı ile de ölçüm yapılmalıdır. Bu sayede glokom çok erken aşamalarda tanınarak, erken tedavisi yapılabilir.
Göz tansiyonu ani yükselen bireylerde gözlerde ağrı hissedilmesi glokomun belirtilerinden birisidir. Ayrıca ani ve çok yükselen tansiyona bağlı geçici merkez görme kaybı da oluşabilir.
Akut glokom krizinde;
Glokom klasik olarak görmenin sinsi hırsızı olarak adlandırılır. Bu adlandırma sebepsiz değildir, çünkü glokomun en önemli özelliği çok ileri aşamalara kadar hiçbir belirti vermemesidir.
Glokom hastaları hastalıklarını genellikle eğer tansiyonları çok hızlı yükselmiş 40-50 mmHg ye çıkmışsa akut olarak ağrı, görmede bulanma hissedebilirler ama bu daha çok akut açı kapanması dediğimiz kapalı açılı glokom onların en ağır formunda görülür.
Özellikle ülkemizde hastaların büyük bölümü açık açılı glokom hastalardır. Açık açılı glokomda göz tansiyonu yavaş yavaş yükseldiğinden hasta genellikle ağrısızdır, yanma, batma, görmede bulanma gibi bir belirti hissetmez. Hatta biz hastalarımıza “Ne belirtiniz olursa olsun muhtemelen glokoma bağlı değildir, göz kuruluğu ya da başka problemlere bağlı belirtileri hisse ediyorsunuzdur.” deriz. Glokomun bu kadar belirtisiz bir hastalık olması geç kalınması ve geri dönüşsüz hasarla sonuçlanır. Bu nedenle her bir bireyin göz muayenesinde hem göz tansiyonunun ölçülmesi hem de glokomun etkilediği görme sinirinin OCT denen görme siniri tomografisi ile değerlendirilmesi gerekir.
Glokomun hasta tarafından hissedilecek ilk belirtileri görme alanındaki kayıplar olabilir, ama iki göz görme alanları birbiriyle örtüştüğünden bunun da hissedilmesi çok zordur. Hastalar ancak orta-ileri aşamada belli bir alanı gölgeli gördüklerini hissedebilirler.
Tekrar belirtmek gerekirse glokom hastalarının büyük çoğunluğu, çok çok ileri hasara kadar hiçbir belirti fark etmezler neredeyse görmeleri tamamen kapanana kadar glokom olduklarının farkında değillerdir.
Glokomun tanısı görme siniri tomografisi OCT sayesinde günümüzde hiçbir zaman olmadığı kadar erken konulabilmektedir. Görme alanı hasarının oluşması görme sinirinin yaklaşık %50’si öldükten sonra oluştuğu için görme alanı hasar oluştuktan sonra konulacak tanı aslında geç kalınmış bir tanıdır. OCT sayesinde biz görme sinirindeki %1-2 kayıpları, özellikle de hastayı belli aralıklarla aynı cihazda takip edebilirsek saptayabilmekteyiz.
Burada unutulmaması gereken glokom göz tansiyonu hastalığı olarak bilinse de aslında göz tansiyonunun sadece bir risk faktörü olduğudur. Hastaların bazıları 28mmHg tansiyondan ömür boyu zarar görmezken bazıları 10mmHg gibi düşük tansiyonla görmelerini kaybedebilmektedirler. Bu nedenle önemli olan görme sinirinin muayene edilmesi ve OCT ile görme sinirini deki hasarın erken dönemde anlaşılmasıdır. Ancak göz tansiyonu ölçüldüğünde yüksek çıkması görme siniri hasarı ve glokom oluşumu için bir risk faktörü olduğu için bu gözler çok daha yakın takip edilmelidirler.
Burada söylenebilecek cümle “glokomdan korkma, geç kalmaktan kork “olmalıdır. Ne kadar sinsi bir hastalık olduğunu vurgulamak için söylemek gerekirse binlerce glokom hastası görmüş bir göz hekimi ve bu konunun önde gelen uzmanlarından biri sayılmama rağmen benim bile glokom olsam, testleri yapmadan kendimde glokom olduğunu anlama şansımın bulunmadığını bilmenizi isterim.
Video: Prof. Dr. Ahmet AkmanGöz Tansiyonu (Glokom) Nedir?Tüm Videolar
Glokom aslında bir hastalıklar topluluğudur. Temelde açık ve kapalı açılı olarak ikiye ayrılır.
Glokom, görme sinirinin hücrelerinin ölmesidir. Bu ölümün sebebi, çoğu hasta da yükselen göz tansiyonunun sinirin kan dolaşımını bozması ve basıncın sinir hücrelerini ezmesidir. Ayrıca göz tansiyonu çok yükselmeden de hastanın kan basıncı yani kol tansiyonu düşükse göze az kan geleceği için normal basınçlı glokom oluşur.
Sonuç olarak ya göz tansiyonu yükselerek ya da göze gelen kan azalarak görme siniri hasarlanır ve glokom oluşur.
Glokomun aslında birçok alt tipi vardır. Hepsinin ortak özelliği görme sinirinin yani gözdeki bilgileri beyine taşıyan sinirdeki hücrelerin ölmesidir, ancak bu hasara sebep olan en önemli risk faktörü yüksek göz içi basıncıdır.
Gözümüz fonksiyonunu sürdürebilmek ve görmenin devam etmesi için, içinde belli bir basınca ihtiyaç duyar. Bu basınç göz içindeki sıvının yapılması ve göz dışına taşınması arasındaki farktan dolayı oluşur. Genellikle göz içi sıvısı yapımı sabit bir süreçtir ancak yapılan sıvının göz dışına taşınmasında bir sorun yaşanırsa gözün içinde basınç yükselir ve görme sinirinde hasar oluşmaya başlar. Burada kastedilen basınç yüksekliği sayısal bir değerden çok o bireyin gözünün genel özelliklerine göre saptanan bir değerdir. Bir bireyin görme siniri 28 mmHg basınca dayanırken, başka bir bireyde 10 mmHg basınçla görme kaybı oluşabilmektedir. Toplum ortalaması kabul edilen 21mmHg göz tansiyonu değeri buradan anlaşılacağı gibi aslında çok da büyük bir önem taşımamaktadır.
Göz içi basıncının yükselmesinin sebeplerini temel alan glokom sınıflandırmasında glokom açık açılı glokom ve kapalı açılı glokom olarak ikiye ayrılır. Bir de doğuştan olan konjenital glokom vardır ki bu diğer glokom onlardan farklı bir gözü boşaltan açı bölgesinin gelişim problemidir. Ayrıca glokom, kendiliğinden yani başka bir hastalık olmadan oluşması ya da göz içindeki başka bir hastalığa, geçirilmiş ameliyatlara, travmalara üveitler gibi sebeplere bağlı olmasına göre de primer ya da sekonder olarak sınıflandırılabilirler. Bu iki sınıflandırma birleştirildiğinde primer açık açılı ve primer kapalı açılı glokom ve ayrıca sekonder açık açılı ve sekonder kapalı açılı glokomlar olarak bir sınıflandırma yapmak doğru olur.
Açık açıklı glokomdan kastettiğimiz, göze özel aletlerle baktığımızda iris ile kornea dediğimiz saat camı benzeri saydam tabakanın birleştiği yerde bulunan ve trabeküler açı olarak adlandırılan dokunun görülür olmasıdır. Açı açıktır, doku görülür ancak sıvı dışa akımı mikroskopik seviyede yavaşladığında göz tansiyonu yüksektir. İris ile kornea birbirine değerek açı bölgesinin önünde bir bariyer oluştuğunda, yani biz baktığımızda açı bölgesini göremediğimiz durumlarda da kapalı açılı glokom onlardan bahsedilir.
Açık açılı glokomlar genellikle kronik hastalıklardır, göz tansiyonu yavaş yükselir ve hasar yavaş yavaş oluşur. Kapalı açılı glokom onlarda ise, hipermetropi gibi gözün ön kısmının dar küçük olduğu gözlerde bazen aniden göz bebeğiyle kornea birbirine temas eder ve göz tansiyonu birkaç saat içinde 50-60mmHg’lere çıkarak görmek kaybı, bulantı, kusma, kuvvetli ağrı ve gözde şişlik yapabilir. Buna akut açı kapanması diyoruz, tansiyon çok kısa sürede çok hızlı yükseldiği için 1-2 gün içinde tedavi edilmezse kalıcı körlük oluşur.
Gözün en önemli acillerinden birisi olan açı kapanması glokomun da altta yatan sebebe de bakarak, acilen göz tansiyonu düşürücü damlalar, haplar ve hatta serumlar uygulanarak göz tansiyonu hızla düşürülmeye çalışılır. Daha sonra lazerle göz bebeğine bir delik açılarak bu krizin tekrar oluşması engellenir. Bütün bu glokom tiplerinin varlığı yada gözün yatkınlığı glokom konusunda uzman bir göz hekiminin tek bir muayenesiyle kolayca anlaşılır ve tedavileri doğru yapıldığında hayat boyunca görme kaybı engellenir. Ama fark edilmez, geç kalınırsa kalıcı körlükle sonuçlanan hasarlar oluşur.
Göz tansiyonu, bir balona benzeyen gözümüzün bütünlüğünü ve hayatiyetini koruyabilmesi için içinde yapılan aköz isimli sıvının yaratığı basınçtır. Bu sıvı bir bölgeden yapılırken diğer bir bölgeden de göz dışına çıkar ve kana karışır.
Göz tansiyonu, genellikle bu dışa akım sisteminin bozulması sonucu yükselir, yani yapılan sıvı sabitken dışarı çıkan sıvı azalır bunun sonucunda göz içi basınç, yani göz tansiyonu yükselir.
Toplumda göz tansiyonu ortalaması 16-21mmHg arasındadır. Yukarıda belirtildiği gibi bazen 26-28mmHg göz tansiyonu değerleri ile göz etkilenmezken bazı hastalarda 10mmHg ile bile hasar oluşup ilerlemektedir.
Ayrıca bu değerler, özellikle aplanasyon tonometresi denilen, mavi ışıkla göze yaklaşarak ölçüm yapan güvenilir cihazla ölçüldüğünde değerlidir. Hava üfleyerek yapılan ölçümlerde hata payı yüksektir.
Glokom hastalarında hiçbir zaman havalı alet ölçümleri ile tedavi planları yapılmamalıdır. Doktorunuza aplanasyon tonometresi yani gerçek göz tansiyonu ölçüm cihazı ile yapılan ölçümlerin sonucunu sormanız gereklidir. Göz Tansiyonu Kaç Olmalıdır? ▶
Göz tansiyonu tam olarak ölçmek mümkün değildir. Çünkü bu ancak göz içine bir iğne sokularak yapılabilir ve pratikte mümkün değildir. Ancak birkaç farklı yöntemle göz küresinin dışından göz içi basıncı indirekt olarak ölçülür.
En sık kullanılan yöntem, air-puff denen göze hava üfleyen cihazdır. Bu cihaz kolay ölçüm sağlasa da temelde sadece bir tarama cihazıdır. Asıl cihaz glokom hastalarının tanı ve takibinde kullanılması şart olan, göze damla damlatılarak mavi ışık ile ölçüm yapan aplanasyon tonometresidir. Bu cihaz, göz tansiyonu ölçümündeki en hassas cihazdır ve hata yapma ihtimali havalı cihaza göre çok düşüktür.
Kliniğimiz de sık sık başka merkezde sadece havalı cihazla ölçümü yüksek çıktığı niçin gereksiz yere glokom tanısı almış ve yan etkileri olan glokom ilaçları kullanan hastalara rastlamaktayız. Bu tür hatalarının önüne geçmenin yolu göz tansiyonu ölçümlerinin gerçek cihazla yapılmasıdır.
Prof. Dr. Ahmet Akman, tüm glokom hastalarında göz tansiyonu aplanasyon tonometresi yani doktor tarafından kullanılan gerçek cihazla kendisi ölçmektedir. Havalı cihazı sadece aplanasyon ölçümlerinin sağlaması olarak kullanmaktayız.
Glokom görme sinirini etkileyen bir hastalıktır, o nedenle glokomun tanı ve tedavisinde bizim için en önemli test görme sinirinin fonksiyonunu ve yapısını gösteren testlerdir. Bu testlerden birincisi sinirlerdeki yapısal hasarı erken dönemde çok büyük bir hassasiyetle ve çok güvenilir olarak gösteren OCT yani görme siniri tomografisidir. Glokomun en erken döenmlerinde sadece OCT de bozulma görülür, ayrıca fonksiyonel test dediğimiz görme alanı testi de çevre görmeyi ölçen bir test olup, glokomun orta seviyelerinden itibaren bozulmaya saptar.
Sonuç olarak glokomun tanısı temelde görme alanı ve OCT testinin birlikte yapılmasıyla konulur. Daha sonra glokomun tipi, göz doktorunuzun yapacağı biyomikroskopik yani gözün ön segmentinin mikroskopla bakılarak değerlendirilmesiyle belrilenir, böylece açık açılı glokom mu? kapalı açılı glokom mu? primer glokom mu? sekonder glokom mu? anlamak mümkün olur. Daha sonra da hastada glokom yapabilecek en önemli risk faktörü olan göz tansiyonu ölçülür.
Göz tansiyonu ölçen cihazlara tonometre denir. Tonometre cihazlarının birçok tipi vardır, en sık kullanılan göz doktorunun kullanma şartı olmayan hemşire ya da teknisyen tarafından hastanın göz tansiyonu ölçülen hava üfleyen airpuff tonometrelerdir.
Air puff tonometre glokom açısından bir tarama testi olarak görülür. Bu testle tansiyonu yüksek çıkan hastalar da görme alanı ve tomografi testleri daha sık ve daha dikkatli yapılır. Ancak glokom tanısında ve takibinde biz glokom uzmanları, sık sık hata yapan bu havalı cihazlardan çok göze uyuşturucu bir damla damlattıktan sonra, sarı boya sürerek mavi ışıkla çalışan applanasyon tonometresi denen daha eski moda ama çok daha güvenilir olan cihazla çalışırız.
Her glokom hastasında göz tansiyonu muhakkak bu tür bir tonometre ile ölçülmelidir. Çünkü havalı tonometreler daha sık hata yapabilmektedirler. Ayrıca çocuklarda, yaşlılarda ve başka problemleri olan hastalarda göz tansiyonunu ölçen portatif cihazlarda mevcuttur. Bunlar da yatalak hastalarda, bebeklerde ya da ameliyat sırasında göz tansiyonunu ölçülmesinde kullanılırlar.
Tomografi sırasında OCT cihazları zaten görme sinirini fotoğrafladığı ve 3 boyutlu görüntü işleme kapasitesine sahip olduğundan, eskiden çekilen stereo görme siniri fotoğrafları artık önemini kaybetmiştir.
Bu testlere ek olarak glokomun açık açılı mı? kapalı açılı mı? olduğunu anlamak için gonyoskopi denen için de aynalar bulunan bir kontak lensle gözün muayenesi yapılır.
Sonuç olarak glokomun tanısı OCT, görme alanı, göz ön segment muayenesi ve arkasından göz tansiyonu ölçümüyle konulur ve takibi de bu cihazlarla belli aralıklarla tekrarlanan ölçümler ve testlerle yapılır.
Hiç unutulmaması gereken glokomun bir takip hastalığı olduğudur, o nedenle hastaların sık yaptığı bir hata olan doktor ve hastane değiştirmek bir glokom hastasının kendine yapabileceği en büyük yanlışlardan birisidir. Buradan çıkarılacak ders eğer glokomunuz varsa glokom uzmanı olan bir klinikte, OCT tomografi ve görme alanı testlerinin belli aralıklarla yapılarak hastalığın ilerleyip ilerlemediğini belirlenmesidir. Eğer testler bozuluyorsa sizin göz tansiyonunuzun daha çok düşürülmesi gerektiği, eğer testler bozulmuyorsa tansiyonun daha fazla düşürülmesine gerek olmadığı sonucuna varılır.
Yakın zaman kadar mümkün olmayan evde tansiyon ölçümü, yeni bir teknoloji ile mümkün olmuştur. Ancak bu cihaz oldukça pahalı bir cihazdır. Hastanın kendisi ölçüm yapabilir ve sonuçlar doktoruna bilgisayardan ulaşır. Ülkemizde de bulunan bu cihazı satın alan hastalar vardır.
Unutulmaması gereken, her gün her dakika tansiyon ölçmeye gerek olmadığıdır. Asıl önemli olan doktorunuzun yaptığı sinir değerlendirme testleri olan OCT ve görme alanı testleridir. Bunlar bozuluyorsa zaten doktor göz tansiyonun kötü gittiğini anlarken, hasar durmuş ilerlemiyorsa göz tansiyonunun iyi gittiğini anlar.
Yukarıda belirtiğimiz gibi tek bir hastalıktan çok, birçok farklı hastalığın genel adıdır. Glokom, doğuştan itibaren görülebilse de genellikle 40-50 yaşlardan sonra ortaya çıkar.
Diğer göz hastalıklarının aksine merkezi görme en son safhaya kadar korunduğundan hasta gittikçe daralan görme alanı kaybını fark etmez, son aşamaya geliceye kadar herhangi bir belirti vermediğinden, görmenin sinsi hırsızı olarak adlandırılır.
Görme sinirinin değerlendirilmesi kliniğimizde de en son teknoloji modelleri bulunan OCT cihazı ve görme alanı testi ile değerlendirilir. Bu konulardaki ayrıntılı bilgiye youtube sayfamızdan daulaşabilirisiniz. Prof. Dr. Ahmet Akman Youtube Kanalı ▶
Hastalığın erken dönemlerinde göz siniri tomografisi “optic coherence tomografi” kısa adıyla OCT kullanılırken, ileri dönemlerinde görme alanı testi yapılması önemlidir. Prof. Dr. Ahmet Akman Ankara da göz tansiyonu ve glokom hastalığı konusunda uzun yıllardır hastalarına hizmet vermektedir.
Prof. Dr. Ahmet Akman’ın Ankara Söğütözün de bulunan muayenehanesinde, göz tansiyonu ve glokom hastalığı tanısında ve takibinde kullanılan en gelişmiş cihazlar olan Zeiss Cirrus 5000 OCT cihazı ve Humphrey HFA3 görme alanı cihazı, diğer modern göz muayene cihazlarına ek olarak bulunmaktadır.
G1: Normal Göz Siniri / G2: Hasarlı Göz Siniri
Gereken her hastada, OCT bizzat Prof. Dr. Ahmet Akman tarafından yapılmaktadır. Ayrıca Prof. Dr. Ahmet Akman ABD ve Avrupa da yayınlanmış, glokomda OCT hakkındaki dünyadaki ilk kitabın yazarıdır ve 5 yıldır Amerika da her yıl düzenlenen Amerikan Göz Akademisi kongresinde tüm dünyadan gelen doktorlara glokomda OCT nin nasıl kullanılacağı hakkında kurs vermektedir. Amerikan Göz Akademisi kongresi dünyanın en büyük en prestijli göz kongresidir. Dünyadaki körlük nedenleri arasında ikinci sırada bulunan glokom hastalığının tanısı erken dönemde konulduğunda damlalar ile tedavisi mümkündür.
Günümüzdeki tedavi yöntemleri sayesinde tanısı erken konulmuş glokom hastalarının görme kaybından korkmasına gerek yoktur. Ancak hiç unutulmaması gereken nokta, glokom hastalığı tanısı konulduktan sonra takibin çok önemli olduğudur.
Tedavinin yeterli olup olmadığının anlaşılması ancak zaman içinde yapılan OCT testleri ve görme alanlarının birbirleriyle karşılaştırılması ile mümkündür. Bu iki cihaz içinde bulunan değişim programları ile yapısal ve fonksiyonel değişikliklerini ilk günkü testlerle karşılaştırmakta ve görme sinirinde bir kayıp yaşanıyorsa bunu doktora bildirmektedirler. Bu nedenle bu testlerin her zaman aynı doktor tarafından ve ayni cihazlarda yapılması gerekmektedir.
Aynı marka cihazlar olsa bile, farklı zamanlarda yapılmış farklı testlerin karşılaştırılması, cihazlar içinde bilgiler bulunmadığından, mümkün değildir.
Bu sebeple glokom hastasının ömür boyu güveneceğini, glokom uzmanının takibine girmesi ve takibin aksatmadan aynı merkezde aynı doktor tarafından yapılması gerekmektedir.
Prof. Dr. Ahmet Akman takip ettiği hastalarının 1996 yılından beri olan tüm OCT (Göz Tomografisi) görüntülerini arşivinde bulundurmaktadır.
Prof. Dr. Ahmet Akman Ankara daki göz muayenehanesinde glokom hastalarının tanı, takip ve tedavisinde 25 yıllık tecrübesi, modern OCT ve görme alanı ile hizmet vermektedir.
Glokom, diğer bir adı ile göz tansiyonunun tipleri temelde üç hastalık grubundan oluşmaktadırlar.
Açık açılı glokom farklı alt gruplardan oluşabilir. Ancak tümünün ortak özelliği, nispeten yavaş ve sinsi seyretmeleridir. Hastalar gözlerindeki bozulmayı fark edemediğinden hastalık çok ileri safhalara ulaşıp, körlük seviyesine yaklaşana kadar hiçbir belirti hissetmeyebilirler.
Bu sebeple 40 yaşından itibaren düzenli aralıklarla göz muayenesine gitmeleri ve doktorlarına hem göz tansiyonu değerleri hem de görme sinirlerinde glokom şüphesi uyandıracak değişikliklerin olup olmadığını sormaları gerekmektedir.
Kapalı açılı glokomlar, anatomik olarak gözün ön odacığının dar olması sonucu ortaya çıkarlar. Bu tür gözlerde stres, uzun süre karanlıkta oturmak ya da göz muayenesinde damlatılan büyütücü damlalar sebebiyle glokom krizi gelişebilir.
Göz tansiyonu aniden 50mmHg üzerine çıkar, gözde yoğun ağrı, görme, bulanıklığı, bulantı, kusma gibi belirtilerle hızla kaybedilir. Dar açılı gözler, göz doktoru tarafından erken fark edildiğinde lazerle yapılacak basit bir işlem bu riski ortadan kaldırırken hastanın hayat boyu görmesini korunur.
Dar açılı gözlerde glokom krizine yol açabilen bir başka faktörde kullanılan çeşitli ilaçlardır. Bu sebeple özellikle alerji ve grip ilaçları olmak üzere, prospektüsünde glokom ile ilgili uyarı olan ilaçlar bu tür hastalar tarafından göz doktoruna sorulmadan kullanılmamalıdır.
Doğuştan ortaya çıkan glokomlar ya da konjenital glokomlar, en ciddi körlük sebeplerindendir. Erken dönemde fark edilmeleri ve çok acilen ameliyat edilerek tedavi edilmeleri gerekir.
Özellikle akraba evlilikleri doğumsal glokomların daha sık görülmesine sebep olmaktadır. Bunu sebebi hastalığın kalıtsal geçişidir. Ancak ailede olmasa da bazı bebeklerde konjenital glokom ortaya çıkabilmektedir. Konjenital glokomun en önemli belirtileri, bebek’teki ışık hassasiyeti, göz sulanması ve göz küresinin gittikçe büyümesidir.
Oküler hipertansiyon, glokom hastalığı oluşmadan göz tansiyonunun yüksek ölçülmesidir. Bu hastalar glokom hastalığı geliştirme riski yüksek olsa da, hepsinde görme siniri hasarı oluşmaktadır.
Oküler hipertansiyonu olan hastalar göz doktoru tarafından OCT Testi ile belli aralıklarla takip edilmelidirler. Bu sayede gereksiz ilaç kullanımının önüne geçilir ancak görme sinirinde hasar oluşması saptandığında vakit kaybetmeden ilaç kullanımına başlanır.
Glokom temelde bir takip hastalığıdır. Aynı doktor da, aynı cihazlarda belli aralıklarla yapılan görme siniri değerlendirmeleri tedavinin temelidir. Sinirde hasar oluşuyorsa göz tansiyonu düşürülmelidir. Bu nokta da önce damlalar yetmiyorsa lazer tedavileri ve ameliyatlar devreye girer.
Erken tanı konulmuş glokom hastası, uzman bir doktor gözetimin de iyi bir tedavi altında hayat boyu iyi görmesini korur, körlük oluşmaz. Korkulacak nokta geç kalınmış ve yetersiz tedavidir. Glokom Tedavisi ▶
Detaylı bilgi, danışma veya randevu için hemen bizi arayabilirsiniz.
İletişim Bilgileri