Şeker hastalığı uzun dönemde gözde ciddi hasarlara yol açan ve vaktinde tedavi edilmezse körlükle sonuçlanan bir hastalıktır.
Şeker hastalığı gözü üç şekilde etkiler. En sık olanı sarı noktadaki damarların duvar yapısının bozulması ile oluşan sızıntılar ve sarı nokta ödemidir. Su toplanmasına bağlı olarak görme azalır. Tedavisi genellikle diğer sarı nokta hastalıklarında da kullanılan göziçi enjeksiyonlardır. İkinci sıklıkla, retina damarlarının tıkanması ve kan alamayan bölgeleri beslemek için oluşan yeni damarların kanaması ile ortay çıkan, kanamalar ve retina ayrılmalıdırlar.
Bu problemler erken dönemde görme kaybı yaratmazlar ancak görme bozulduğunda genellikle tedavi için geç kalınmış olmaktadır. Bu nedenle şeker hastalarının her yıl bir kez göz muayenesi olmaları gerekmektedir. Kanamalar başlayınca bu süre kısaltılır.
Kanamalar belli bir düzeye gelince lazerle bu kanamaya yatkın damarlarının oluşumunu engellemek için retinada lazerle yanıklar yapılır. Lazer zamanında yapılırsa hastanın görmesi kurtarılır. Ancak genellikle geç dönemde yapılan lazer yetersiz olmakta ve halka arasında geç kalınma değil lazer suçlanarak lazer oldu kör oldu denilmektedir. Burada sorun lazerin zamanında yapılmamasına bağlı yetersiz kalmasıdır. Lazerin kendisi görmeyi bozmaz. Proliferatif retinopati denen bu tür bozulmalarda lazer seanslar halinde yapılır ve göz başına 3000 civarında atış yapılmalıdır. Lazer geç yapılmadan dolayı başarısız olursa göz içindeki kanın temizlenmesi için vitrektomi ameliyatına ihtiyaç doğar.
Şeker hastalarında retinayı etkileyen üçün tip problemde, sarı noktada oluşan damar tıkanıklıklarıdır. İskemik makülopati adı verilen bu durumda tedavi genellikle çok başarılı olmaz. Bu sebeple erken, kan şekerinin iyi kontrol edilmesi ve etkin endokrin takibi ile gözlerde bu durumun baştan oluşmasının önlenmesi çok önemlidir.
Şeker hastalığının göze vurması bitkisel yöntemlerle tedavi edilemez. Hastaların bu tür mesnetsiz tedavi iddialarına inanmaması gerekmektedir.
Retina vücudun en çok kan ihtiyacı olan dokuları arasındadır. Kanın bir kısmı retinanın iç katmanlarına görme sinirinden gelen atar damar ve toplar damarlarla sağlanır. Hipertansiyon, damar sertliği, pıhtılaşma hastalıkları, kalp ve şah damarından gelen pıhtılar başta olmak üzere birçok sistemik hastalıkta retina atar damar yada toplar damar tıkanıklıkları ortaya çıkmaktadır.
Atar damar tıkanıklığı genellikle çok hızlı gelişir ve görme bir anada kapanır. Tedaviye başlanması için süre 1 saat civarındadır. Çoğu hastada bu süre içinde doktora ulaşmak mümkün olmaz ve görme kaybı yaşanır.
Bu tür tıkanıkların uyarıcı belirtisi zaman zaman oluşan 1 dakikadan kısa süren, görme alanın alt yada üst yarısının kararmasıdır. Transient iskemi atak denen bu durum varlığından, hastanın ayrıntılı nörolojik ve dahili kontrolü şarttır. İlerideki damar tıkanıklarının engellenmesi içi kan sulandırıcı ilaçlar verilir. Toplar damar tıkanıklıkları daha sıktır ve daha yavaş gelişirler, hastalarda tam bir kapanma olmadan görme yavaş bozulur. Bu durumda göz anjiyosu çekilerek ilaç ve lazer tedavileri yapılır.
Bu tür hastalıkların en sık görüleni tavuk karası denilen gec körlüğüdür. Tıbbi adı retinitis pigmentosa olan bu durumda gece körlüğü ile başlayan bozulmalar gündüz görme bozulması ile devam edebilir. Genellikle hastanın ailesinde aynı hastalığın bulunduğu bireyler bulunur. Hastanın zaman içindeki gidişatı açısından bu bireyler iyi bir örnek oluştururlar.
Retinayı etkileyen yüzlerce hastalık mevcuttur bu sayfada en sık olanları anlatılmıştır. Diğer retina hastalıkları konusundaki sorularınız ve tedavi seçenekleri konusunda Prof. Dr. Ahmet Akman dan yardım alabilirisiniz.
Detaylı bilgi, danışma veya randevu için hemen bizi arayabilirsiniz.
İletişim Bilgileri